(R)
DEDE EFENDİ / HÜZZAM / YÜRÜK SEMÂÎ / YÜRÜK SEMÂÎ
Reh-i aşkında edip kaddimi kûtâh gönül
Beni baştan çıkarıp eyledi gümrâh gönül
Başımı derde salıp sînemi sûzân etti
Yaktı yandırdı beni derd ile eyvâh gönül
Gönül, aşk yolunda boyumu kısalttı; beni baştan çıkarıp yolumu şaşırttı. Başımı derde salıp kalbimi ateşe verdi. Eyvah ki, beni dertle yakıp yandırdı.
DEDE EFENDİ / NİHAVEND-İ KEBÎR / Y. SEMÂÎ / Y. SEMÂÎ
Rencîde sakın olma nigâh eylediğimden
Ey ruhleri mâhım
Havf eyle gözüm nûru sen âh eylediğimden
Ey çeşm-i siyâhım
Cürm ise senin hüsnüne Yûsuf dediğimden
İncinme efendim
Mahbûbunum elhak günâh işlediğimden
Afveyle günâhım
Bakışlarımdan sakın ola ki incinme ey yanakları aya benzeyenim. Ey kara gözlüm, bu ah edişlerimden kork. Güzelliğin için ‘Yusuf güzelliği’ dememden incinme. Ben senin sevgilinim, günah işlemiş olsam da affeyle.
ŞEVKİ BEY / UŞŞAK / AĞIR AKSAK / ŞARKI
Reng-i ruhsârına gülgûn dediler
Şîve-i hüsnüne efzûn dediler
Hâl-i şûrîdeme meftûn dediler
Sana Leylâ bana Mecnûn dediler
Yanaklarını, gül rengine benzettiler. Güzel edâna, ‘haddinden fazla’ dediler. Benim çılgın hâlim için ‘sihirlenmiş’ dediler. Sana ‘Leylâ’, bana ‘Mecnun’ dediler.
DELLÂLZÂDE İSMAİL EFENDİ / FERAHNÂK / MUHAMMES / KÂR
Resm-i sûr oldu müheyyâ şâd ü handân vaktidir
Bezm-i zevke hâzır oldular ki ihsân vaktidir
Zevk u şevk-i pâdişâhîdir cihân şâkir gerek
Bir teşekkür bezmine hâzır ola ins ü melek
Sûr-i şâhîdir meserret vaktidir tebrîk için
İctimâ’-ı neyyîreyn eyler safâsından felek
Güfte: Şakir Dede EfendiŞenlik törenleri hazır oldu, sevinç ve gülme vaktidir. Zevkli toplantıya hazır olundu ki iyiliklerin vaktidir. Dünya, padişahlara yaraşır bir zevk ve sevinçle doldu, şükredilmesi gerek. İnsanlar ve melekler, bir teşekkür toplantısına hazır olmalı. Tebrik için şahlara lâyık bir şenlik ve sevinç vaktidir. Gökler, safasından ayla güneşi bir araya getirir.
BİMEN ŞEN / HÜZZAM / TÜRK AKSAĞI / ŞARKI
Rûhumda bu şeb hicr-i visâlin yanıyorken
Mecnûn gibi Leylâ diyerek hep seni andım
Zerrîn saçının üstüne gönlüm kanıyorken
Yaprakları solmuş kuru bir gül gibi yandım
Her şeyde senin hüsnünü gördüm de inandım
Bu gece, ruhum yanarak sana kavuşmayı sayıklarken, Mecnun gibi, ‘Leylâ!’ diyerek hep seni andım. Altın sarısı saçlarının üstüne gönlüm kanarken, yaprakları solmuş kuru bir gül gibi yandım. Baktığım her şeyde senin güzelliğini gördüm de inandım.