Ayinler(Ayinleri ve çevirilerini görmek için lütfen 'Ayinler' yazısının üzerine tıklayınız)
III. SELİM / SÛZİDİLÂRÂ / Y. SEMÂÎ / Y. SEMÂÎ
Âb ü tâb ile bu şeb hâneme cânân geliyor
Halvet-i ülfete bir şem’-i şeb-istân geliyor
Perçemi zîver-i dûş u nigehi âfet-i hûş
Dil-i sevdâ-zedeye silsile-cünbân geliyor
Güfte: Bağdadlı Es’ad Efendi
Sevgili, bütün tazeliğiyle ve güzelliğiyle yanıma geliyor. Gizli buluşma yerimize bir vuslat güneşi doğuyor. Omuzlarını süsleyen saçları, aklı ve şuuru dağıtan bakışlarıyla, sevdadan yaralı gönlüme ardarda sarsıntılar geliyor.
RİFAT BEY / NİHÂVEND / SOFYAN / ŞARKI
Açıldı bahçede güller / Eder âğâze bülbüller
Beni mecnûn eden diller / Gönül düştü sana cânâ
Reftârı âlâdan âlâ
Meclîse geldikçe bî-fes / Hayrân olur idi herkes
Adı dilber kendi Çerkes / Gönül düştü sana cânâ
Reftârı âlâdan âlâ
Bahçede güller açıldı, bülbüller şakımaya başladı; bu sesler beni Mecnûn’a çevirdi. Ey yürüyüşü emsalsiz sevgili, gönül sana düştü.
Adı Dilber olan Çerkes güzeli sevgili, toplantımıza fessiz geldikçe ona herkes hayran olurdu. Ey yürüyüşü emsalsiz sevgili, gönül sana düştü.
GÜLBENKYAN EFENDİ / RAST / CURCUNA / ŞARKI
Ağlasam her lâhza hakkım yok mudur
Göklere çıksa figaanım çok mudur
Derdimi müzdâd eder hep sevdiğim
Göklere çıksa figaanım çok mudur
Her an ağlasam buna hakkım yok mudur?Feryatlarım göklere çıksa çok mudur?
Sevdiğim hep, derdimi çoğaltır.
Sana tutulmuş olan bana bir nebze aşk göstersen çok mudur?
MÜNİR NUREDDİN SELÇUK / UŞŞÂK / GAZELÂheste çek kürekleri mehtâb uyanmasınBir âlem-i hayâle dalan âb uyanmasın
Âğuş-ı nev-bahârda hâbîdedir cihân
Sürsün sabâh-ı haşre kadar hâb uyanmasın
Dursun bu mûsikî-i semâvî içinde sâz
Leyl-i tarâbda bir dahî mızrâb uyanmasın
Ey gül sükûta varmayı emreyle bülbüle
Gülşende mest ü zevk olan ahbâb uyanmasın
Değmez Kemâl uyanmaya ikmâl-i ömr için
Varsın bu uykudan dil-i bîtâb uyanmasınGüfte: Yahya Kemâl Beyatlı
Kürekleri ağır ağır çek, mehtap uyanmasın.
Bir hayal âlemine dalan su uyanmasın.
Dünyanın, ilkbaharın kucağında daldığı uyku, mahşer sabahına kadar sürsün; uyku bile uyanmasın.
Saz, bu göklere ait musikinin içinde dursun; sevinç gecesinde coşan mızrap dahi uyanmasın.
Ey gül, bülbüle emret ki sessizliğe bürünsün; gül bahçesinde zevkten sarhoş olan dostlar uyanmasın.
Kemal, ömrün kalanını tamamlamak üzere uyanmaya değmez; dermansız kalan gönül, varsın bu uykudan uyanmasın.
MÜNİR NUREDDİN SELÇUK / UŞŞÂK / GAZEL
Âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın
Bir âlem-i hayâle dalan âb uyanmasın
Âğuş-ı nev-bahârda hâbîdedir cihân
Sürsün sabâh-ı haşre kadar hâb uyanmasın
Dursun bu mûsikî-i semâvî içinde sâz
Leyl-i tarâbda bir dahî mızrâb uyanmasın
Ey gül sükûta varmayı emreyle bülbüle
Gülşende mest ü zevk olan ahbâb uyanmasın
Değmez Kemâl uyanmaya ikmâl-i ömr için
Varsın bu uykudan dil-i bîtâb uyanmasınKürekleri ağır ağır çek, mehtap uyanmasın.Güfte: Yahya Kemâl Beyatlı
Bir hayal âlemine dalan su uyanmasın.
Dünyanın, ilkbaharın kucağında daldığı uyku,
mahşer sabahına kadar sürsün; uyku bile uyanmasın.
Saz, bu göklere ait musikinin içinde dursun; sevinç gecesinde coşan mızrap dahi uyanmasın.
Ey gül, bülbüle emret ki sessizliğe bürünsün; gül bahçesinde zevkten sarhoş olan dostlar uyanmasın.
Kemal, ömrün kalanını tamamlamak üzere uyanmaya değmez; dermansız kalan gönül, varsın bu uykudan uyanmasın.
HACI ÂRİF BEY / NİHÂVEND / AĞIR AKSAK / ŞARKI
Ahteri düşkün garîb ü âşık-ı âvâreyim
Gün gibi deryâ-yı aşkında gezer bîçâreyim
Sana kul oldum kapında gayrı kande varayım
Şîvekârım sen dururken ben kime yalvarayım
Güfte: Mehmet Sâdi Bey
Talihsiz, başıboş ve garip bir âşığım. O kadar açık ki, sevgilinin aşk denizinde yüzen bir çaresizim. Ey sevgili, kapında kulun oldum, başka nereye gideyim? Sen dururken ben başka kime yalvarayım?
HACI SADULLAH AĞA / ARAZBÂR-BÛSELİK / YÜRÜK SEMÂÎ / YÜRÜK SEMÂÎAl gönlümü âyine-i mâ’nâdır bu
Senden bana bir sûret-i râ’nâdır bu
Hattın gelip ey mâh utanırsın bir gün
Hüsnünle gurûr etme ki dünyâdır bu
Al gönlümü, bu, mânâ aynasıdır. Bu, senden bana bir eşsiz güzelliğin resmidir. Ey ay kadar güzel sevgili, öyle bir gün gelir ki, utanırsın; güzelliğinle gururlanma, çünkü bu dünya halidir.
ŞEVKİ BEY / HİCAZ / YÜRÜK SEMAÎ / ŞARKI
Afveyle suçum ey gül-i ter bâşıma kakma
Bir bağrı yanık âşıkım ettiğime bakma
Gönlüm yeniden âteş-i hicrâne bırakma
Yaktın beni bârî a güzel cânımı yakma
Güfte: Enderûnî Vâsıf
Ey taze gül, suçumu bağışla, başıma kakma. Ben bir bağrı yanık âşıkım hatamı görmezden gel. Gönlümü yeniden ayrılık ateşiyle yakma. Beni yaktın, bari canımı yakma.
III. SELİM / SÛZİDİLÂRÂ / AĞIR A. SEMÂÎ / AĞIR SEMÂÎ
A gönül cür’a mıyız ka’r-ı penâh eyleyelim
Yüze çık şunda habâbâne-şinâh eyleyelim
Sîneye bâri hayâlin çekelim dildârın
Kurs-ı âyinemizi hâle-i mâh eyleyelim
Güfte: Sâbit
Ey gönül, damla mıyız ki diplere sığınalım? Yüzeye çık, su kabarcıkları gibi yelken açalım. Bari sevgilinin hayalini kalbimize çekelim. Aynamızı, ayın etrafındaki hâleye çevirelim.
HACI FÂİK BEY / HÜSEYNÎ / DÜYEK / ŞARKI
Ağlama ey âşık-ı mihnet-zede gel yânıma
Dökme gözyaşını bakıp dîde-i giryânıma
Mübtelâmı cevre lâyık görmeyim ben şânıma
Yakmayım uşşâkı tövbe âteş-i sûzânıma
Güfte: Rasih Bey
Ey dertlerden mahvolmuş âşık! Ağlama, gel yanıma. Ağlayan gözlerime bakıp sen de gözyaşı dökme. Tutkunuma eziyet etmeyi şanıma layık görmem. Âşıkları, aşkımın kavurucu ateşiyle yakmayı, tövbe, istemem.
BİMEN ŞEN / HİCAZ / SENGÎN SEMÂÎ / ŞARKI
Ağyâr ile sen geşt ü güzer eyle çemende
Ben ağlayayım hasret ile günc-i mihende
Ey her gülüşü âleme bir gülşen-i hande
Bir gün gelecek ağlayacaksın bana sen de
Güfte: Süleyman Nazîf
Sen başkalarıyla bağlarda, bahçelerde neşeyle gezip toz, ben hasret içinde sıkıntı köşesinde ağlayayım. Ey her gülüşü dünyaya bir tebessüm bahçesi sunan sevgili, bu böyle gider mi sanıyorsun? Bir gün gelecek sen de bana ağlayacaksın.
HACI ÂRİF BEY / NİHÂVEND / AĞIR AKSAK / ŞARKI
Ahteri düşkün garîb-i âşık-ı âvâreyim
Gün gibi deryâ-yı aşkında gezen bî-çâreyim
Sana kul oldum kapında gayrı kande varayım
Şîvekârım sen dururken ben kime yalvarayım
Güfte: Mehmet Sâdi Bey
Talihsiz, başıboş ve garip bir âşığım. O kadar açık ki, sevgilinin aşk denizinde yüzen bir çaresizim. Ey sevgili, kapında kulun oldum, başka nereye gideyim? Sen dururken ben başka kime yalvarayım?
KÖMÜRCÜZÂDE HÂFIZ / HÜZZAM / REMEL / BESTE
Aldım hayâl-i perçemin ey mâh dîdeme
Görürse gece hâb yüzünü vâh dîdeme
Ben mâcerâmı kendim anar kendim ağlarım
Gâh âsiyâb-ı âbe bakar gâh dîdeme
Ey ay gibi güzel sevgili, saçlarının hayali gözlerimdedir. Geceleyin eğer yüzünü uyku görürse, vah gözlerime. Ben, bazen su değirmenine, bazen de su gibi sel gibi yaşlar döken gözlerime bakarak, maceramı kendim anar kendim ağlarım.
FEHMİ TOKAY / BÛSELİK / CURCUNA / ŞARKI
Aman cânâ beni şâd et / Terahhûm eyle imdâd et
Dilersen terk-i kasd eyle / Bana sen kıyma âzâd et
Firâkınla perîşânım / Sana olsun fedâ cânım
Geçip cevr ü sitemden gel / Mürüvvet eyle insâf et
Aman sevgili, beni sevindir. Bana acı, yardım et. Dilersen kastetmeyi de bırak. Sen bana kıyma, bağışla.
Ayrılığınla perişanım. Sana canım feda olsun. Eziyetten ve sitemden vazgeç de gel. Bir iyilikte bulun, insaf et.
RİF’AT BEY / NİHÂVEND / SOFYAN / ŞARKI
Aman ey gonca-i nevres-nihâlim
Seni terkedemem yok ihtimâlim
Reh-i aşkında çok âzürde hâlim
Seni terkedemem yok ihtimâlim
Yüzün seyreyleyip ey şûh-i gül-ten
Nasıl mecbûr-ı hüsnün olmayım ben
Ne mümkün vazgeçmek eyvâh ki senden
Seni terkedemem yok ihtimâlim
Ey taze gül goncası, aman. Hiç ihtimalim yok, seni terk edemem. Aşkının yolunda çok incinip kırıldım. Seni terkedemem, hiç ihtimalim yok.
Ey gül tenli güzel, yüzünü seyredip de nasıl güzelliğinin esiri olmam? Eyvah ki senden vazgeçmek mümkün değildir. Seni terkedemem, hiç ihtimalim yok
ABDÜLKADİR MERÂGÎ / RAST / DÜYEK / KÂRÇE
Âmed nesîm-i subh-dem / Tersem ki âzâreş kuned
Tahrîk-î zülf-i anbereş / Ez hâb bîdâreş kuned
Sultân-ı mâ sultân-ı mâ / Rahmet bekun ber cân-ı mâ
An dem ki cân ber leb-resîd / Hem-râh kun îmân-ı mâ
Esen sabah rüzgârının sevgiliyi rahatsız etmesinden korkuyorum. Anber kokulu saçlarını tahrik ederek o sevgiliyi uykusundan uyandıracak. Ey sultanımız, sultanımız! Cânımıza rahmet et; o can dudağımızın ucuna geldiği zaman da îmanımıza yoldaş kıl.
TANBURÎ ALİ EFENDİ / RAST / CURCUNA / ŞARKI
Anlatayım hâlimi dildâre ben
Derd-i firâka arayım çâre ben
Sabredeyim nice bir âzâre ben
Yaş dökeyim yalvarayım yâre ben
Güfte: Rıza Tevfik Bölükbaşı
Sevgiliye hâlimi anlatayım. Ayrılık derdine çare arayayım. Bu kırmalara, incitmelere ne zamana kadar sabredeyim? Sevgiliye ağlayıp yalvarayım.
KLARNETÇİ İBRAHİM BEY / KÜRDÎLİHİCAZKÂR / DÜYEK / ŞARKI
Ârifem ahkâm-ı sevdâdan şikâyet eylemem
Senden ey şûh-i cihân ölsem ferâgat eylemem
Sûz-i hicrinle yanar ağlar nedâmet eylemem
Senden ey şûh-i cihân ölsem ferâgat eylemem
Ârif bir kişiyim, sevdanın hükümlerinden şikâyet etmem. Ey dünya güzeli, ölsem de senden feragat etmem. Ayrılık ateşinle yanıp ağlarım, ama yine de pişmanlık duymam. Ey dünya güzeli, ölsem de senden feragat etmem.
HACI ÂRİF BEY / RAST / CURCUNA / ŞARKI
Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına
Meyl-i cânân etmesin her kim ki kıymaz cânına
Cânını cânâne vermektir kemâli âşıkın
Vermeyen cân itirâf etmek gerek noksânına
Güfte: Fuzûlî
Âşık odur ki, sevgiliye canını feda eder. Her kim ki canını feda edemeyecekse, sevgiliye yönelmemelidir. Aşkın en üst mertebesi, canını sevgiliye verebilmektir. Canını veremeyecek olan, aşkta eksikliğini itiraf etmelidir.
DEDE EFENDİ / HİCAZ / DÜYEK / ŞARKI
Aşkınla ben ey nâzenîn
Mecbûrunam mecbûrunam
Ey serv-i kamet nev-zemîn
Mecbûrunam mecbûrunam
Ey nazlı sevgili, ben senin aşkınla mecburun olmuşum, mecburunum. Ey servi boylum, görülmemiş sevgilim, mecburun olmuşum, mecburunum.
HÂFIZ YUSUF EFENDİ / HİCAZ / DEVR-İ HİNDÎ / ŞARKI
Âteş-i aşkın harâb etti dil-i nâlânımı
Dûd-i endûh-i melâmet kapladı her yânımı
Sevdiğim lûtfeyle gûş et nâle vü efganımı
Yapmadın gel bâri yıkma hâtır-ı vîrânımı
Aşkının ateşi, ağlayan gönlümü yıktı geçti. Her yanımı, karanlığın kederli dumanı sardı. Sevgilim, bir iyilik yap da bu ağlamalarımı ve feryatlarımı işit. Mademki şu yıkılmış gönlümü tamir etmedin, bari yıkmaktan vazgeç