ENFÎ HASAN AĞA / NİŞÂBUREK / AKSAKSEMÂÎ / AĞIRSEMÂÎ
Câme-i sürh ile sanma lâ’l-gûn olmuş gelir
Fedâ edip uşşâkını âlûde-hûn olmuş gelir
Çâre-sâz ol ey tabîb-i cân ü dil bu hastaya
Kûyine dermân için zâr ü zebûn olmuş gelir
O güzelin lâl rengine bürünüp, kıpkızıl görünmesinin sebebi, giydiği kırmızı elbiseler değil, öldürdüğü âşıklarının üzerine bulaşan kanıdır. Ey can ve gönül tabibi, bu hasta âşığının derdine çare ol; zira o, derdine bir derman bulabilmek için ağlayıp inleyerek, acz içinde ayağına gelmiştir.
LEON HANCIYAN / SÛZİDİL / CURCUNA / ŞARKI
Cânâ gam-ı aşkınla perîşân gezer oldum
Bir yerde karâr eyleyemez derbeder oldum
Pervâne gibi aşk ile yandım heder oldum
Bir yerde karâr eyleyemez derbeder oldum
Ey sevgili, aşkının derdiyle perişan haldeyim. Hiçbir yerde duramayan bir serseriye döndüm. Ateşin etrafında dönüp duran, sonra da o ateşe kendini atan kelebek gibi yandım, yok oldum. Hiçbir yerde duramayan bir serseriye döndüm.
GİRİFTZEN ÂSIM BEY / UŞŞAK / CURCUNA / ŞARKI
Cânâ rakîbi handân edersin
Ben bî-nevâyı giryân edersin
Bîgânelerle ünsiyyet etme
Bana cihânı zindân edersin
Ey sevgili! Rakipleri güldürüp ben zavallıyı ağlatırsın. Ellerle dostluk kurma; bana dünyayı zindan edersin.
ŞEVKİ BEY / UŞŞAK / AKSAK / ŞARKI
Cânım gibi sevdikçe seni gönlüm ey âfet
Göstermedin asla bana bir rû-yi muhabbet
Bunca emeğim mahv ü hebâ oldu nihâyet
Sen sağ olasın sevdiceğim ben de selâmet
Ey güzelliği benzersiz sevgili, ben seni canım gibi sevdikçe, sen bana asla bir muhabbet yüzü göstermedin. Sonunda bunca emeğim mahvoldu ve boşa gitti. Sevgilim, artık sen sağ ol, ben selâmet.
DEDE EFENDİ / SULTÂNÎYEGÂH / HAFÎF / İKİNCİ BESTE
Cân ü dilimiz lûtf-ı keremkâr ile ma’mûr
Güftâr-ı şeker-handı eder âlemi mecbûr
Emsâlini göz görmedi gûş etmedi âlem
Dâim ede Hakk zât-ı sühândânını mesrûr
Canımız ve gönlümüz, sevgilinin cömertliğiyle şen. Tatlı dilinden dökülen sözler, dünyanın gönlünü alır. Bir benzerini dünyada ne gören vardır, ne de işiten. Allah, onun söz söylemeyi bilen kişiliğini şenlendirsin ve sürekli kılsın.
TANBURÎ ALİ EFENDİ / SÛZİDİL / YÜRÜKSEMÂÎ / YÜRÜKSEMÂÎ
Ceyhûn arayan dîde-i giryânımı görsün
Seylâb arayan hüzn ile tûfânımı görsün
Sevdâ-zedelik görmeye meyyâl ise her kim
Ya zülfünü ya hâl-i perîşânımı görsün
Güfte: Nevres
Çağlayan arayan, gözlerimden dökülen yaşları görsün. Sel nedir, görmek isteyen, tufanı andıran üzüntümü görsün. Her kim sevdadan mahvolmuş birini görmek isterse, ya o sevgilinin saçlarını, veya benim perişan halimi görsün.