18.01.2013

cumhurbaskanligikorosu-konser1     cumhurbaskanligikorosu-konser2

 

Atatürk’ün ölümü ile dağılan Riyaset-i Cumhur İncesaz Heyeti, 75 yıl sonra Cumhurbaşkanı Gül’ün talimatıyla, “Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu” adıyla hayat bularak ilk konserini Çankaya Köşkü’nde verdi. Cumhurbaşkanı Gül, konser öncesinde yaptığı konuşmada, “Klasik Türk müziğimiz, güçlü kültür mirasımızın en rafine ve kalıcı değerlerinden biridir” dedi.

 

 

Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu, ilk konserini “Tarih İçinde Türk Müziği” başlığı ile Çankaya Köşkü’nde verdi.

Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'ün Konuşması
Cumhurbaşkanlığı Klasik
Türk Müziği Korosu
 

“MÜZİK, HALKIMIZIN YÜCE HASLETLERİNİN ŞİFRELERİNİ GEÇMİŞTEN BUGÜNE VE YARINA BAĞLAR”

Konser öncesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptığı konuşmada, müziğin, insanlık tarihi kadar eski bir sanat dalı olan, bir şekilde her insana, her topluma dokunan bir kültür varlığı olduğuna işaret etti. Cumhurbaşkanı Gül, “Kaynağı ne kadar bireysel ve yöresel ise; dili de bir o kadar evrenseldir müziğin. Bu meyanda, insanın ruhuna doğrudan hitap eden, adeta ‘ruhun dili’dir müzik… Millet olarak gönül dünyamızın tellerini titreten, aşklarımızı, sevinç ve kederlerimizi notalara, makamlara, ezgilere dökerek ölümsüzleştiren ‘bir sihir’dir müzik… Halkımızın yüce hasletlerinin şifrelerini, notalar aracılığıyla geçmişten bugüne ve yarına bağlayan, Dede Efendi’nin tabiriyle ‘derin bir derya’dır müzik…” dedi.

“KÜLTÜR VE SANAT DEĞERLERİ, MİLLETLERİN MEDENİYET ENVANTERİNE KAYDEDİLİR”

Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Tarih bize göstermiştir ki milletler zenginleşip fakirleşebilir, güçlü orduları ve zengin kaynakları zamanla zayıflayıp tükenebilir. Ancak büyük inkişaf dönemlerinde üretilen kültür ve sanat değerleri her zaman coğrafyaları aşarak kalıcı olarak milletlerin medeniyet envanterine kaydedilir. İşte Klasik Türk Müziği, böylesine güçlü soyut kültür mirasımızın, en rafine ve kalıcı değerlerinden biridir.”

“KADİM KÜLTÜREL MİRASIMIZIN BUGÜNLERE ULAŞMASI, TÜM İNSANLIĞA MAL OLDUĞUNUN BİR GÖSTERGESİDİR”

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını, “Farabi’den, İbn-i Sina’dan gelen müzik geleneğimizi, Orta Asya’dan Anadolu’ya, Akdeniz’e ve Balkanlara taşıyan ecdadımız, çok sofistike ve muazzam bir kültür mirası oluşturmuştur. Bu süreçte,  bir yandan geniş Avrasya coğrafyasında değişik halkların zengin müzik geleneğini de bünyesinde mezcederken; diğer yandan, klasik Batı müziği dâhil, pek çok müzik geleneğinde kalıcı izler bırakmıştır. Dolayısıyla, klasik Türk müziğimizin yazılı kaynaklarının, dünyanın önde gelen kültür başkentlerindeki nadir kütüphanelerde özenle korunması tesadüfi değildir. Böylesine kadim bir kültürel mirasın, tarihin uzun ve karmaşık yollarında kaybolmadan bugünlere ulaşması, derinliğinin ve bütün insanlığa mal olduğunun müşahhas göstergesidir. Bu durum, söz konusu kültürel değerlerin zaman içindeki yolculuğunda gördüğü alaka ve himayeye de işaret etmektedir” diye sürdürdü.

“SANATÇILAR VE İLİM ADAMLARI, İNSANLIK ADINA DEĞER ÜRETEN FEDAKÂR VE CEFAKÂR BİREYLERDİR”

Tarih boyunca kurduğumuz devletlerin hepsinde, musikimizin sadece bir sanat olarak değil, bir ilim dalı olarak da görüldüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, ecdadımızın, sanatçı ve ilim adamlarını toplumun “en ziyade himayeye mazhar” kesimi olarak gördüğünü vurgulayarak, “Zira, sanatçılar ve ilim adamları, çoğu zaman popüler olmayan, ticari kazanca tahvil edilemeyecek kültürel değerleri, tüm toplum ve insanlık adına üreten fedakar ve cefakar bireylerdir” dedi.

TÜRK MUSİKİSİNİN KURUMSAL GELİŞİMİ

Cumhurbaşkanı Gül, Türk Musikisi’nin Osmanlı dönemindeki son himaye merkezinin imparatorluk sarayındaki Muzıka-yı Hümâyûn olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Bu gelenek Cumhuriyet döneminde de sürmüştür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin ilanını takiben Muzıka-yı Hümâyûn’nun iki temel kurumunu, ‘Riyâset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası’ ve ‘Riyâset-i Cumhur İncesaz Heyeti’ adlarıyla Cumhurbaşkanlığı himayesine almıştır. Bu kurumlardan ‘Riyâset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası’ bugün ‘Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ olarak başarılı çalışmalarını hâlâ devam ettirmektedir. Buna karşılık, ‘Riyâset-i Cumhur İncesaz Heyeti’, Gazi’nin 10 Kasım 1938’de ebediyete intikalinin ardından adeta tarih sahnesinden çekilmiştir.”

Ciddi devlet geleneği bulunan tüm ülkelerde, böyle kurumların sürekliliğinin korunmasının esas olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, bu nedenle, köklü devlet geleneğimizin bir icabı olarak, öz musikimize hak ettiği alaka ve himayeyi yeniden ihya etmek ihtiyacını hissettiğini söyledi.

KLASİK TÜRK MÜZİĞİ KOROSU’NUN CUMHURBAŞKANLIĞI HİMAYESİNE ALINMASI

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Gül, “Türk Milleti adına üstlendiğim makamın adını, geleneksel musiki sanatımızı temsilen bir kuruma tevcih etmem noktasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu en güçlü aday olarak temayüz etti.  Neticede, Bakanlar Kurulumuzun kararıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun adı, ‘Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’ olarak değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı makamının himayesine alındı. Kültür ve Turizm Bakanlığımıza bağlı olarak vazifesini ifa edecek Klasik Türk Müziği Korosu’nun, Cumhurbaşkanlığının her türlü kurumsal desteğinden yararlanacağından emin olabilirsiniz” dedi.

İSTANBUL’A TARİHÎ KONSER SALONU

Bu kapsamda, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’na ismine ve sahip olduğu muazzam geleneğe mütenasip İstanbul’da tarihî bir konser salonu kazandırılması çalışmalarına şimdiden başlandığını da duyuran Cumhurbaşkanı Gül, koronun gerek kadro, gerek altyapı bakımından en üstün imkânlara kavuşması için el birliğiyle her türlü katkının yapılması gerektiğini ifade etti.

EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜR

Profesör Nevzad Atlığ olmak başta olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nun bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini, “Divan Şairimiz Baki’nin  ‘Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş’ gazelinden hareketle Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nun da ‘bu kubbede daha nice hoş sadalar’ bırakmasını temenni ediyor; hepinizi muhabbetle selamlıyorum” diyerek tamamladı.

Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşması öncesinde, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Müdür Vekili Mehmet Güntekin ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay birer konuşma yaptı.

“TARİH İÇİNDE TÜRK MÜZİĞİ” KONSERİ

Konuşmaların ardından, Şef Fatih Salgar yönetiminde, solistler Munip Utandı, Adnan Mungan ve Dilek Türkan, aralarında Abdülkadir Meragi, Dede Efendi, 3. Selim ve Münir Nureddin Selçuk’un da bulunduğu seçkin bestekârlara ait 13 eseri içeren “Tarih İçinde Türk Müziği” başlıklı konseri icra ettiler. Ardından toplu fotoğraf çektirildi.

Riyâset-i Cumhur İncesaz Heyeti

Muzıka-yı Hümâyûn, Sultan II. Mahmud döneminde, 1826 yılında Saray bünyesinde kuruldu. Batı Musikisi kısmıyla, İtalya’dan getirilerek “Paşa” unvanı verilen Guiseppe Donizetti’nin, yerli musiki kısmıyla ise Türk Musikisi’nin büyük bestekârı Dede Efendi’nin yönetimlerinde şekillenen heyet, padişaha doğrudan bağlı bir kültür ve sanat merkezi idi. Heyet, sadece icra işlevi gören bir kurum değil önde gelen bir eğitim kurumu olarak da varlığını sürdürdü.

Cumhuriyet’in ilânından sonra Atatürk, Osmanlı sarayından kalan bu iki temel kurumu ilga etmedi. Sadece adlarının başında yer alan ve “Padişah” anlamına gelen “Hümâyûn”un yerine “Riyâset-i Cumhur” (Cumhurbaşkanlığı) kelimelerini koyarak bütün kadrolarıyla görevlerine devam etmelerini sağladı. Böylece, Cumhuriyet dönemimizin iki temel müzik icra kurumu olan Riyâset-i Cumhur Orkestrası ve Riyâset-i Cumhur İncesaz Heyeti varlıklarını sürdürdü. Orkestra, “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” adıyla hâlen faaliyetlerine devam etmektedir. Ancak bu iki temel kurumdan Türk Musikisi ile ilgili olan Riyâset-i Cumhur İncesaz Heyeti, Cumhuriyet’in ilk 15 yılını kapsayan Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde varlığını sürdürmesine rağmen, 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün vefatından sonra ortadan kalktı ve bugüne kadar resmî olarak gündeme gelmedi.

 

Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu

Cumhuriyet Türkiyesi’nin “ilk” resmî Türk Müziği topluluğu olarak “Devlet Klasik Türk Müziği Korosu” adıyla 1975 yılında kuruldu. Sonraki yıllarda benzer koroların da kurulması üzerine, “İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu” ismiyle çalışmalarına devam etti. Klasik Türk Müziği alanında Türkiye’nin önde gelen isimlerinden olan Prof. Nevzad Atlığ ile Tarihçi ve Müzikolog Yılmaz Öztuna tarafından kurulan ve ilk şefi Nevzad Atlığ olan Koro, Atlığ’dan sonra Ender Ergün; yakın bir geçmişte Birol Yayla’nın, halen Mehmet Güntekin’nin yardımcılığı ile şef Fatih Salgar tarafından yönetilmektedir. Koronun, “İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu” olan resmî adı, Türk Musikisi Vakfı ve Kültür Konseyi Derneği’nin girişimleri üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla 12 Ekim 2012 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararı uyarınca “Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu”na dönüştürüldü.